“İdeal, mefkûre” anlamına gelen bu kelime, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in nihai hedeflerini ve ulaşmak istediği yüce amacı ifade eder. “Ülkü“, “dava” ile eş anlamlı olarak, hareketin mücadelesine kutsal ve aşkın bir boyut katar. “Ülkücü” ise bu ülküye kendini adamış kişi demektir. Bahçeli’nin dilinde ülkü, maddi çıkarların ve günlük siyasetin ötesinde, nesiller boyu sürecek olan büyük bir vizyonu […]
Dilbilgisel Kategoriler: İsim
Ümmet
Sınırları ve milliyetleri aşan, tüm dünya Müslümanlarını kapsayan evrensel bir topluluğu ifade eden İslami bir kavramdır. Erbakan’ın siyasi düşüncesinde “ümmetçilik,” milliyetçiliğin dar kalıplarını aşan bir dayanışma ve birlik idealini temsil eder. “İslam Birliği” projesi, bu ümmet şuurunun siyasi ve kurumsal bir yapıya büründürülmesi hedefidir. Erbakan, Türkiye’nin sadece kendi sorunlarıyla değil, Filistin’den Afrika’ya kadar tüm İslam […]
Vatandaş
Ecevit’in halka hitap ederken sıkça kullandığı bir kelimedir. “Aziz vatandaşlarım” veya “sevgili vatandaşlarım” gibi ifadelerle konuşmalarına başlar. Bu kelimenin seçimi, onun halka bakışını yansıtır. “Halk” veya “millet” gibi daha kolektif ve soyut kavramlar yerine, “vatandaş” kelimesi, bireyi ve onun yurttaşlık haklarını öne çıkarır. Bu kullanım, onun demokratik ve birey haklarına saygılı duruşuyla tutarlıdır. Her bir […]
Vesayet
“Milli İrade” kavramının karşıtı olarak kullanılan bir terimdir. Halkın seçtiği meşru iktidarın üzerinde, kendini devletin asıl sahibi olarak gören sivil-asker bürokrasinin veya başka güç odaklarının denetimini ve müdahalesini ifade eder. DP, kendisini “milletin” temsilcisi olarak sunarken, CHP’yi bu “vesayetçi” zümrenin partisi olarak konumlandırmıştır. DP’nin temel vaadi, bu vesayeti kırarak egemenliği tamamen millete devretmektir.
Vesayet / Vesayet Odakları
“Milli iradenin,” yani seçimle iş başına gelmiş sivil hükümetin üzerinde, anayasal ve demokratik olmayan yollarla güç kullanan kurum ve odakları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. AK Parti’nin ilk iktidar dönemlerindeki söyleminin merkezinde yer alan bu kavram, özellikle ordu, yüksek yargı ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumların oluşturduğu “askeri-bürokratik vesayeti” hedef almıştır. AK Parti, iktidarını “vesayetle mücadele” ve […]
Vizyon
Özal’ın, kendisini eski tip siyasetçilerden ayırmak için sıkça kullandığı bir kelimedir. “Vizyon“, günü kurtaran politikalar yerine, geleceğe yönelik büyük hedefler ve stratejiler belirleme kapasitesini ifade eder. Rakiplerini “vizyonsuzlukla” suçlayarak, kendisini Türkiye’yi “çağ atlatacak” tek ileri görüşlü lider olarak konumlandırmıştır. Bu kelime, onun teknokrat ve reformcu kimliğini pekiştirir.
Yoksulluk
Ecevit’in siyasi mücadelesinin temel düşmanı olarak tanımladığı bir olgudur. “Ne yoksulluk ne baskı” dizesiyle başlayan sloganı, siyasi programının ilk hedefinin yoksullukla mücadele olduğunu gösterir. Onun için yoksulluk, sadece maddi bir yoksunluk değil, aynı zamanda insan onurunu zedeleyen, bireyi özgürlükten mahrum bırakan ve toplumsal adaletsizliğin en somut göstergesidir. Yoksulluğun kader olmadığını, yanlış politikaların ve adaletsiz bir […]
Yüce Divan
Yılmaz’ın siyasi kariyerinin son dönemlerinde sıkça karşılaştığı ve söyleminde önemli bir yer tutan hukuki bir mekanizmadır. Hakkındaki yolsuzluk iddiaları (Türkbank, Telsim vb.) nedeniyle Yüce Divan’da yargılanması gündeme gelmiştir. Söyleminde Yüce Divan, bir yandan siyasi rakiplerinin kendisini yıpratmak için kullandığı bir “siyasi istismar konusu” , diğer yandan ise aklanacağına inandığı bir adalet mekanizması olarak yer alır. […]
Zihniyet
Bir kişi veya grubun temel düşünce yapısını, dünyaya bakış açısını ve davranış kalıplarını ifade eden bir kelimedir. Erdoğan’ın söyleminde “zihniyet,” genellikle siyasi rakiplerini ve eski Türkiye’nin elitlerini tanımlamak için olumsuz bir anlamda kullanılır. “CHP zihniyeti,” “yasakçı zihniyet,” “vesayetçi zihniyet” gibi kullanımlar, sorunun sadece belirli politikalar veya kişiler olmadığını, köklü, değişmesi zor ve hastalıklı bir düşünce […]
Zulüm
Haksızlık, baskı ve eziyet anlamına gelen bu kelime, Bahçeli’nin söyleminde hem tarihsel hem de güncel bağlamlarda kullanılır. Tarihsel olarak, Türk milletinin veya Türk-İslam aleminin maruz kaldığı haksızlıkları (örneğin Balkanlar’daki zulüm) ifade eder. Güncel siyasette ise, siyasi rakiplerinin veya “düşman” olarak gördüğü odakların eylemlerini bir “zulüm” olarak nitelendirir. Bu, mücadeleyi bir hak-batıl, mazlum-zalim mücadelesi olarak çerçeveler […]