Bayar’ın tüm siyasi kariyeri boyunca değişmeyen ana hedefi ifade eden şemsiye bir kavramdır. 1930’larda “devletçilik” ve “sanayi planları” ile, 1950’lerde ise “hususi teşebbüs” ve “yabancı sermaye” ile ilişkilendirilmiştir. Yöntemler değişse de amaç hep aynı kalmıştır: Türkiye’yi ekonomik olarak müreffeh, sanayileşmiş ve modern bir ülke haline getirmek. Bu terim, Bayar’ın siyasi söyleminin pragmatik ve sonuç odaklı […]
Dilbilgisel Kategoriler: İsim
Karaborsa
Özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında yaşanan ekonomik sıkıntılar döneminde, temel tüketim mallarının fahiş fiyatlarla el altından satılmasını ifade eder. DP’nin muhalefet söyleminde “karaborsa“, CHP iktidarının ekonomi yönetimindeki başarısızlığının, yolsuzluğun ve halkın mağduriyetinin bir sembolü olarak kullanılmıştır. Bu terim, halkın günlük hayatta yaşadığı sıkıntılara tercüman olarak, DP’nin popülist çekiciliğini artırmıştır.
Kardeşlerim
Mitinglerde ve halka açık konuşmalarda dinleyici kitlesine yönelik kullanılan yaygın bir hitap biçimidir. Bu ifade, lider ile halk arasında resmi ve mesafeli bir ilişki yerine, samimi, sıcak ve bir aile bağına benzer bir yakınlık olduğu mesajını verir. “Kardeşlerim” hitabı, dinleyicileri siyasi bir topluluktan öte, ortak bir inanç, kader ve “dava” etrafında birleşmiş bir kardeşler topluluğu […]
Kayıp Trilyon Davası
Refah Partisi’nin 1998’de kapatılmasının ardından, partinin devletten aldığı Hazine yardımının yaklaşık bir trilyon liralık kısmının sahte belgelerle harcanmış gibi gösterildiği iddiasıyla açılan davadır. Dava sonucunda Necmettin Erbakan da dahil olmak üzere çok sayıda parti yöneticisi hapis cezasına çarptırılmıştır. Erbakan’ın siyasi hayatında önemli bir dönüm noktası olan bu dava, onun söyleminde siyasi bir komplo ve Milli […]
Kıbrıs
Ecevit’in siyasi kariyerinin ve mirasının en belirleyici konusudur. Onun için Kıbrıs, sadece stratejik öneme sahip bir ada değil, aynı zamanda bir “ulusal dava” ve Türkiye’nin onur meselesidir. 1974’teki Barış Harekâtı, Ecevit’i bir gecede ulusal bir kahramana dönüştürmüş ve ona “Kıbrıs Fatihi” unvanını kazandırmıştır. Söyleminde Kıbrıs, Türkiye’nin uluslararası baskılara boyun eğmediğinin, kendi soydaşlarının güvenliğini sağlama konusundaki […]
Kızılelma
Türk mitolojisinde ve tarihinde, Türkler için ulaşılması gereken, fethedilmesi gereken nihai hedefi, ülküyü simgeleyen bir kavramdır. Bu hedef, tarih boyunca İstanbul, Roma veya Viyana gibi farklı şehirler olmuştur. Bahçeli’nin söyleminde Kızılelma, Türk-İslam Ülküsü’nün en yüce ve en uzak hedefini, yani Türk milletini “yeryüzünün en güçlü devleti” yapma ve “Turan ülküsüne” ulaşma idealini temsil eder. Bu […]
Köle Düzeni
Erbakan’ın, “faizci kapitalist sistemi” ve Türkiye’de uygulanan ekonomik düzeni tanımlamak için kullandığı son derece güçlü ve pejoratif bir ifadedir. Bu tanıma göre, mevcut düzen, faiz ve haksız vergiler yoluyla çalışan insanın ürettiği değerin büyük bir kısmına el koymakta, ona hakkının sadece küçük bir bölümünü vermektedir. Bu durum, modern bir kölelik biçimidir. “Adil Düzen,” bu “köle […]
Kontrgerilla
Devlet içinde yuvalanmış, NATO’ya bağlı gizli ve yasa dışı bir örgütlenmeyi ifade eden terimdir. Ecevit, Türkiye’de bu kavramı siyasi alanda ilk kez telaffuz eden ve varlığını sorgulayan başbakandır. Özellikle 1977’deki Kanlı 1 Mayıs olayı ve kendisine yönelik Çiğli’deki suikast girişimi sonrasında bu yapının üzerine gitmeye çalışmıştır. Başbakanlığı sırasında aldığı bir brifingde bu birimin varlığını öğrendiğini […]
Kooperatifçilik
Ecevit’in “halkçı ekonomi” modelinin temel araçlarından biridir. Onun için kooperatifler, sermayenin tekelleşmesini önlemenin ve ekonomik gücü tabana, yani halka yaymanın en etkili yoludur. Ne katı devletçiliği ne de vahşi kapitalizmi benimseyen Ecevit, üçüncü bir yol olarak halkın kendi ekonomik örgütlenmelerini kurmasını savunmuştur. Köy-Kent projesinin temelinde de kalkınma kooperatifleri yer alıyordu. Bu modelde, küçük üreticiler (köylüler, […]
Kopenhag Kriterleri
Yılmaz’ın AB söyleminin teknik ve hukuki temelini oluşturan bir kavramdır. Bu kriterleri, “Türkiye için özel olarak icat edilmiş veya dayatılan koşullar” olarak değil, geniş bir coğrafyayı tanımlayan bir “değerler sistemi” olarak sunar. Bu yaklaşımla, AB’nin taleplerini bir dış müdahale olarak gören milliyetçi eleştirileri etkisiz hale getirmeyi ve bu reformların aslında Türkiye’nin kendi demokratikleşmesi için gerekli […]