Dilbilgisel Kategoriler: Kavram

Kalkınma

Bayar’ın tüm siyasi kariyeri boyunca değişmeyen ana hedefi ifade eden şemsiye bir kavramdır. 1930’larda “devletçilik” ve “sanayi planları” ile, 1950’lerde ise “hususi teşebbüs” ve “yabancı sermaye” ile ilişkilendirilmiştir. Yöntemler değişse de amaç hep aynı kalmıştır: Türkiye’yi ekonomik olarak müreffeh, sanayileşmiş ve modern bir ülke haline getirmek. Bu terim, Bayar’ın siyasi söyleminin pragmatik ve sonuç odaklı […]

Kanun Hâkimiyeti

Devletin ve bireylerin eylemlerinin kanunlarla sınırlı olduğu ve herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesidir. Bayar, bu ilkeyi hem muhalefetteyken CHP iktidarının keyfi uygulamalarını eleştirmek için, hem de iktidardayken muhalefetin “kanun dışı” olarak nitelediği eylemlerine karşı devletin otoritesini savunmak için kullanmıştır. “Kanunun durduğu yerde evvelâ sokağın sonra da dağ başlarının, şekavetin hâkimiyeti başlar” sözü, bu konudaki […]

Kıbrıs

Ecevit’in siyasi kariyerinin ve mirasının en belirleyici konusudur. Onun için Kıbrıs, sadece stratejik öneme sahip bir ada değil, aynı zamanda bir “ulusal dava” ve Türkiye’nin onur meselesidir. 1974’teki Barış Harekâtı, Ecevit’i bir gecede ulusal bir kahramana dönüştürmüş ve ona “Kıbrıs Fatihi” unvanını kazandırmıştır. Söyleminde Kıbrıs, Türkiye’nin uluslararası baskılara boyun eğmediğinin, kendi soydaşlarının güvenliğini sağlama konusundaki […]

Kırmızı Çizgi

Devletin ve milletin asla taviz verilemeyecek, pazarlık konusu yapılamayacak temel değerlerini ve hayati çıkarlarını ifade eden bir kavramdır. Bahçeli’nin söyleminde “kırmızı çizgiler“; vatanın bölünmez bütünlüğü, devletin üniter yapısı, terörle mücadeledeki kararlılık ve Atatürk’ün manevi şahsiyeti gibi konuları içerir. MHP, kendisini bu “kırmızı çizgilerin” bekçisi ve savunucusu olarak konumlandırır. Bu ifade, partinin siyasi duruşunun ne kadar […]

Kızılelma

Türk mitolojisinde ve tarihinde, Türkler için ulaşılması gereken, fethedilmesi gereken nihai hedefi, ülküyü simgeleyen bir kavramdır. Bu hedef, tarih boyunca İstanbul, Roma veya Viyana gibi farklı şehirler olmuştur. Bahçeli’nin söyleminde Kızılelma, Türk-İslam Ülküsü’nün en yüce ve en uzak hedefini, yani Türk milletini “yeryüzünün en güçlü devleti” yapma ve “Turan ülküsüne” ulaşma idealini temsil eder. Bu […]

Komünizm Tehlikesi

Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği’nin ideolojik ve jeopolitik yayılmacılığına karşı kullanılan bir alarm ifadesidir. Bayar’ın dış politika söyleminde bu “tehlike“, Türkiye’nin neden Batı Bloku’na ve NATO’ya üye olması gerektiğini açıklayan temel bir gerekçedir. İç politikada ise, sol muhalefeti gayrimeşru kılmak ve milli birlik çağrısı yapmak için kullanılmıştır.

Kooperatifçilik

Ecevit’in “halkçı ekonomi” modelinin temel araçlarından biridir. Onun için kooperatifler, sermayenin tekelleşmesini önlemenin ve ekonomik gücü tabana, yani halka yaymanın en etkili yoludur. Ne katı devletçiliği ne de vahşi kapitalizmi benimseyen Ecevit, üçüncü bir yol olarak halkın kendi ekonomik örgütlenmelerini kurmasını savunmuştur. Köy-Kent projesinin temelinde de kalkınma kooperatifleri yer alıyordu. Bu modelde, küçük üreticiler (köylüler, […]

Köy-Kent Projesi

Ecevit’in kırsal kalkınma ve toplumsal dönüşüm vizyonunun en somut ve iddialı projesidir. Fikri temelleri daha eskiye dayansa da, Ecevit tarafından sahiplenilmiş ve 1978’de pilot uygulamalarına başlanmıştır. Projenin amacı, dağınık ve hizmet götürülmesi zor olan köyleri, merkezi bir “köy-kent” etrafında toplayarak, bu merkezlere okul, sağlık ocağı, fabrika, kooperatif gibi sosyal ve ekonomik altyapı hizmetlerini getirmektir. Bu […]

Kul Hakkı

Kılıçdaroğlu’nun siyasi lügatine en güçlü şekilde dahil ettiği, dini ve ahlaki referanslı bir kavramdır. Yolsuzluğu, haksız zenginleşmeyi ve kamu malını zimmete geçirmeyi, kişiler arası bir haksızlık olmanın ötesinde, Allah’a karşı işlenmiş büyük bir günah olarak tanımlar. “Kul hakkı yemek en büyük günahtır” diyerek, yolsuzlukla mücadeleyi siyasi bir görevden ahlaki ve manevi bir zorunluluğa yükseltir. Bu […]

Kürt Realitesi

Özal’ın, özellikle cumhurbaşkanlığı döneminde, Türkiye’nin Kürt sorununa yaklaşımında bir tabuyu yıkan ifadedir. O zamana kadar devletin resmi söyleminde varlığı dahi inkâr edilen Kürt kimliğini “bir realite (gerçeklik)” olarak tanımlamıştır. Bu, sorunun sadece bir “terör” veya “güvenlik” meselesi olmadığını, aynı zamanda bir kimlik ve demokratikleşme boyutu olduğunu kabul etmek anlamına geliyordu. Kendi babaannesinin Kürt olabileceğini söylemesi […]

×

Giriş Yap

Üye Ol

Büyütülmüş Resim ×