Erbakan’ın nihai hedefi olan “Yeni Bir Dünya“nın niteliğini tanımlayan bir ifadedir. “Saadet,” sadece maddi refahı değil, aynı zamanda manevi huzuru, adaleti, barışı ve insan onuruna yaraşır bir yaşamı içeren bütüncül bir mutluluk halini ifade eder. “Adil Düzen“in kurulmasıyla önce Türkiye’de, ardından D-8’in öncülüğünde tüm dünyada bir “saadet dünyası” kurulacağı vaat edilir. Bu ifade, mevcut “zulüm […]
Kişiler: Necmettin Erbakan
Sabır
Milli Görüş’ün “fiziğini” oluşturan beş temel erdemden sonuncusudur. Sabır, dava yolunda karşılaşılan zorluklara, engellemelere ve baskılara karşı metanetle direnmek, yılgınlığa kapılmamak anlamına gelir. Kur’an’daki “Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir” (Lokman Suresi, 17) ayeti bu erdemin temelini oluşturur. Siyasi bağlamda sabır, uzun soluklu bir mücadele olan “cihad“ın vazgeçilmez bir parçasıdır. Parti kapatmaları, siyaset […]
Sebat
Milli Görüş’ün “fiziğini” oluşturan beş temel erdemden biridir. Sebat, “ayağı sağlam zemine basmak ve sendelememek” olarak tanımlanır. Dava yolunda kararlılıkla yürümeyi, ilkelerden taviz vermemeyi ve zorluklar karşısında yoldan sapmamayı ifade eder. Siyasi söylemde bu kavram, Milli Görüş hareketinin konjonktürel değişimlere ve siyasi baskılara rağmen temel ilkelerinden ve hedeflerinden asla vazgeçmediğini vurgulamak için kullanılır. Bu, hareketin […]
Siyonizm
Erbakan’ın söyleminde “Hak-Batıl mücadelesi“nin ana “Batıl” aktörüdür ve dünyadaki tüm kötülüklerin, sömürünün ve adaletsizliğin kaynağı olarak görülür. Erbakan’a göre Siyonizm, sadece bir İsrail devleti kurma ideolojisi değil, Yahudilerin kendilerini üstün ırk olarak gördüğü ve diğer insanları köleleştirmeyi amaçladığı küresel bir hakimiyet projesidir. Bu proje, “faizci kapitalist sistem” ve “demokratur” gibi araçlarla dünyayı yönetir ve nihai […]
Şuur
Erbakan’ın dilinde, sıradan bir farkındalığın ötesinde, derin bir idrak, bilinç ve basiret halini ifade eder. “Milli şuur” veya “İslami şuur,” bir kişinin veya toplumun kendi tarihini, kimliğini, misyonunu ve içinde bulunduğu “Hak-Batıl mücadelesi“ndeki yerini tam olarak kavramasıdır. Milli Görüş hareketinin temel amaçlarından biri, bu şuuru toplumda uyandırmak ve yaymaktır. Şuur sahibi bir Müslüman, dünyanın gidişatından […]

Necmettin Erbakan Karnesi
Tematik Odak Dağılımı
Sık Kullandığı Terimler
Kişiler: Necmettin Erbakan Hakkında
Necmettin Erbakan’ın yarım asra yayılan siyasi kariyeri boyunca inşa ettiği dil, Türk siyasi tarihinde kendine özgü bir yer işgal eder. Bu dil, sadece politik bir pozisyonu ifade etmenin ötesinde, bütüncül bir dünya görüşünü, alternatif bir medeniyet tasavvurunu ve bu tasavvurun hayata geçirilmesi için gerekli olan kurumsal ve ahlaki altyapıyı tanımlayan karmaşık bir yapıdır. Erbakan’ın söyleminin merkezinde, hem bir mühendis-profesör olarak sahip olduğu teknik yetkinliği hem de İslami bir cemaatin manevi rehberi kimliğini birleştiren “Hoca” personası yer alır. Bu çift yönlü kimlik, onun siyasi iletişim stratejisinin temelini oluşturur. Bir yandan “Ağır Sanayi Hamlesi” ve “Adil Düzen” gibi projeleri somut, rasyonel ve teknik verilerle sunarak teknokratik bir meşruiyet alanı yaratırken ; diğer yandan bu projeleri İslami referanslar ve ahlaki bir zorunluluk çerçevesine oturtarak manevi bir mobilizasyon sağlar. Erbakan’ın siyasi lügatini anlamak, bu iki damarın nasıl iç içe geçtiğini ve birbirini nasıl beslediğini çözümlemeyi gerektirir. Bu giriş bölümü, Erbakan’ın söylemini ayakta tutan dört temel direği analiz ederek onun siyasi dilinin analitik bir çerçevesini sunmaktadır: Didaktik-teknokrat söylem, Manichean dünya görüşü, ahlaki ve manevi üstünlük retoriği ve inşacı (yapıcı) dil.
Necmettin Erbakan, Türk siyasetçi, mühendis ve akademisyendir. Başbakan yardımcılığı ve başbakanlık görevlerinde bulunmuştur. Başbakanlık görevini 28 Haziran 1996 ile 30 Haziran 1997 tarihleri arasında devam ettirmiştir. 28 Şubat sürecinden sonra istifa etmeye zorlanmış ve kendisine 5 yıl süreliğine siyaset yasağı verilmiştir. Alman Ekonomi Bakanlığı için motorların daha az yakıt kullanımı konusunda araştırmalar yapmış ve bu konuda ilgili bakanlığa bir rapor sunmuş olan Erbakan’ın bu dönemde yazdığı dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuşturulduğunu matematik bağlamında izah etmiş ve bu doçentlik tezi Alman ilim çevrelerinde büyük ilgi görmüştür. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Alman üniversitelerinde ilk Türk ilim adamı olan Erbakan, 1953’te doçentlik sınavını vermek üzere Türkiye’ye dönmüş ve bu sınavı başarıyla vererek henüz 27 yaşındayken Türkiye’nin en genç doçenti olmuştur.