12 Eylül darbesi sonrası askerlerin, merkez sağı kontrol altında tutmak amacıyla yeni partiler kurdurma girişimlerine karşı söylediği bir sözdür. “Tapulu arazi” metaforu, merkez sağ siyasetin doğal ve meşru liderinin kendisi olduğunu, bu alanın kendi “mülkü” olduğunu ifade eder. “Gecekondu” ise askerlerin kurdurduğu partilerin gayrimeşru, yapay ve geçici olduğunu ima eder. Bu ifade, askeri vesayete karşı […]
Dilbilgisel Kategoriler: Metafor
Taşeronluk
Bkz. Sivil siyaset dışındaki unsurların taşeronluğu. Yılmaz bu ifadeyle, siyasi rakiplerinin kendi iradeleriyle hareket etmediklerini, aksine vesayetçi odakların (sivil siyaset dışı unsurların) amaçlarına hizmet eden birer “alt yüklenici” olduklarını iddia eder. Bu, rakibi hem iradesizlikle hem de gayrimeşru güçlerle işbirliği yapmakla suçlayan ağır bir ithamdır. Retorik olarak, siyasi mücadeleyi meşru aktörler arasındaki bir rekabet olmaktan […]
Tatlı su milliyetçileri
Yılmaz’ın, özellikle MHP gibi milliyetçi partilerin politikalarını eleştirirken kullandığı alaycı bir nitelemedir. “Tatlı su” metaforu, zorluk ve tehlike içermeyen, sığ ve güvenli alanları ifade eder. Dolayısıyla “tatlı su milliyetçiliği“, sadece kolay ve risksiz zamanlarda ortaya konan, gerçek bir sınavla karşılaştığında ise yetersiz kalan bir milliyetçilik anlayışını tanımlar. Bu ifadeyle Yılmaz, rakiplerinin milliyetçiliğini popülist, sloganik ve […]
Teğet geçmek
2008 Küresel Finans Krizi sırasında, krizin Türkiye ekonomisine büyük bir zarar vermeyeceğini, sadece hafifçe dokunup geçeceğini iddia etmek için kullanılan bir metafordur. “Kriz bizi teğet geçecek” ifadesi, o dönemde hükümetin krize karşı özgüvenini ve ekonominin sağlam olduğu mesajını vermek için kullanılmıştır. Ancak krizin etkileri hissedildikçe, bu ifade muhalefet tarafından hükümetin ekonomik gerçeklerden kopuk olduğunun ve […]
Ters mıknatıslanma
Erdoğan’ın siyasi kariyerinin başlarında, RP İstanbul İl Başkanı olduğu dönemde (1994) kullandığı bir ifadedir. “Hem laik, hem Müslüman olunmaz. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar” sözleriyle, laiklik ile Müslüman kimliğinin bir arada bulunamayacak, birbirini iten iki zıt kutup olduğunu iddia etmiştir. Bu ifade, daha sonra “Milli Görüş gömleğini çıkardığı” dönemdeki muhafazakâr demokrat kimliğiyle tam […]
Timsah (metafor)
Erbakan’ın “Siyonizm” veya “ırkçı emperyalizm” olarak adlandırdığı küresel sömürü sistemini görselleştirmek ve somutlaştırmak için kullandığı alegorik bir metafordur. Bu timsahın anatomisi detaylı bir şekilde tanımlanmıştır: Üst çenesi ABD, alt çenesi AB, kuyruğu İsrail, gövdesi ise G-7 ülkeleri ve onlarla işbirliği yapan yerli iş adamları, gazeteciler ve yöneticilerdir. Bu metafor, karmaşık jeopolitik ilişkileri, dinleyicinin zihninde kolayca […]
Toz Bulutu
Siyasi kriz anlarında veya karmaşık olaylar sırasında medyanın ve siyasetçilerin yarattığı kafa karıştırıcı, gerçeği örten atmosferi tanımlamak için kullandığı bir metafordur. “Sivil siyasetin bütün unsurları, olaylara, ortalığı kaplayan toz bulutunun dışına çıkarak bakabilmelidirler” diyerek, sağduyulu ve rasyonel bir bakış açısı çağrısı yapar. Bu metafor, kendisinin olayları daha net ve objektif gördüğünü, rakiplerinin ise bu “toz […]
Tribün
Ecevit’in, toplumun siyasi ve sosyal süreçlere katılımının önemini vurgulamak için kullandığı bir metafordur. Ünlü sözünde, “Demokrasilerde sadece ordu ve yargı mensupları tribünlerde oturur. Geri kalan tüm toplum kesimleri sahada olur… Eğer sahada olması gerekenler, örneğin işçiler, tribünde oturmaya devam eder ve sahaya inmezseniz, korkarım biri çıkar, düdüğü çalar, ‘Oyun bitti, herkes evine’ der” diyerek, 12 […]
Turbun büyüğü heybede
Henüz açıklamadığı daha büyük ve önemli planları, projeleri veya siyasi hamleleri olduğunu ima etmek için kullandığı bir halk deyimidir. Bu ifade, dinleyici üzerinde bir merak ve beklenti duygusu yaratmayı hedefler. Siyasi işlevi, rakiplerine karşı “daha kozlarım bitmedi” mesajı vermek ve kendi tabanına geleceğe dair umut aşılamaktır. Genellikle bir basın toplantısını veya konuşmayı sonlandırırken, gündemi kendi […]
Tüyü Bitmemiş Yetim
Toplumun en savunmasız, en masum ve korunmaya en muhtaç kesimini simgeleyen dokunaklı bir ifadedir. “Kul hakkı” ile birlikte kullanılan bu deyim, yolsuzluğun sadece devleti zarara uğratmakla kalmadığını, aynı zamanda en fakir ve en çaresiz olanın hakkını gasp etmek anlamına geldiğini vurgular. Bu ifade, yolsuzluk eylemini rasyonel bir suç olmaktan çıkarıp, en derin vicdani ve ahlaki […]