Kişiler: Celal Bayar

Sanayi Planı

1930’larda Bayar’ın İktisat Vekili iken hazırlanan ve uygulanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’na atıfta bulunur. Bu terim, onun teknokrat, planlamacı ve ülkenin sanayileşmesine öncülük eden devlet adamı kimliğini simgeler. Bayar için bu planlar, “milli iktisat” hedefine ulaşmak için atılmış rasyonel ve stratejik adımlardır.

Sandık

Bayar’ın “Milli İrade” doktrininde, halkın egemenliğini kullandığı kutsal bir mekanizma ve nihai meşruiyet kaynağıdır. “Sandık“, demokrasinin kalbi olarak görülür. DP söyleminde, iktidara gelmenin ve iktidarda kalmanın tek meşru yolu sandıktır. Her türlü sandık dışı müdahale veya vesayet reddedilir. “Vatandaş sandık başına huzur içinde gidebilir” gibi ifadeler, seçim sürecinin güvenliğinin önemini vurgular.

Şekavet

“Eşkıyalık“, “haydutluk” veya “kanunsuzluk” anlamına gelen Osmanlıca kökenli bir kelimedir. Bayar, bu terimi kanun ve devlet otoritesinin ortadan kalktığı anarşi durumunu tanımlamak için kullanır. “Kanunun durduğu yerde… şekavetin hâkimiyeti başlar” sözüyle, hukukun üstünlüğünün kamu düzeni için ne kadar hayati olduğunu ve kanunsuzluğa asla izin verilmeyeceğini güçlü bir şekilde ifade eder.

Serbest Milletler

“Hür Dünya” ile eş anlamlı olarak kullanılan, Batı Bloku’na üye demokratik ülkeleri tanımlayan bir ifadedir. Bu terim, bu ülkelerin Sovyetler Birliği’nin etkisi altındaki “esir milletlerin” aksine, kendi kaderlerini tayin etme özgürlüğüne sahip olduğunu vurgular. Bayar, Türkiye’yi bu “serbest milletler” topluluğunun onurlu bir üyesi olarak takdim eder.

Sivil Mukavemet

“Sivil direniş” anlamına gelen bu terim, Bayar’ın Milli Mücadele’deki “Galip Hoca” rolünü tanımlar. Düzenli ordunun müdahalesinden önce, halkın kendi inisiyatifiyle işgale karşı koymasını ifade eder. Bu kavram, Bayar’ın sivil siyasetin ve halk inisiyatifinin gücüne olan inancını yansıtır ve onun askeri kökenli liderlerden farkını ortaya koyar.

Sovyet Tehdidi

Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin dış politikasını ve güvenlik anlayışını şekillendiren temel unsurdur. Bayar’ın konuşmalarında, Sovyetler Birliği’nin hem askeri hem de ideolojik olarak Türkiye için bir varoluşsal tehdit oluşturduğu sürekli vurgulanır. Bu “tehdit” algısı, Türkiye’nin NATO’ya girmesini, ABD ile yakın ittifak kurmasını ve Batı Bloku içinde yer almasını zorunlu kılan ana argüman olarak sunulur.

Celal Bayar

Celal Bayar Karnesi

Tematik Odak Dağılımı

Sık Kullandığı Terimler

Kişiler: Celal Bayar Hakkında

Celal Bayar’ın siyasi kariyeri boyunca kullandığı dil, Türkiye’nin en çalkantılı dönemlerinden bazılarının siyasi ve ideolojik akımlarını yansıtan çok katmanlı bir yapı sergiler. İttihat ve Terakki’den Milli Mücadele’ye, tek parti döneminin iktisat vekilliğinden çok partili hayatın kurucu muhalefet liderliğine ve nihayet cumhurbaşkanlığına uzanan bu uzun soluklu kariyer, söyleminin de farklı bağlamlara göre evrilmesine neden olmuştur. Ancak bu evrime rağmen, Bayar’ın siyasi lügati dört temel ve birbiriyle ilişkili sütun üzerine inşa edilmiştir. Bu sütunlar, onun siyasi kimliğinin ve retorik stratejisinin özünü oluşturur: Pragmatik kuruculuk ve iktisadi rasyonalite; Milli Mücadele ruhu ve sivil direniş mirası; çoğunlukçu demokrasi ve “Milli İrade”nin kutsallığı; ve Atatürk mirasına stratejik sahiplenme.

×

Giriş Yap

Üye Ol

Büyütülmüş Resim ×