Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in siyasi mücadelesini tanımlamak için kullanılan kutsal ve aşkın bir kavramdır. “Dava“, basit bir siyasi program veya parti hedefi değil, nesiller boyu sürecek olan Türk-İslam ülküsünü gerçekleştirme misyonudur. Bu kavram, siyaseti dünyevi bir faaliyet olmaktan çıkarıp, onu uğruna fedakârlık yapılan, şehitler verilen manevi bir yolculuğa dönüştürür. “Davamız tarla davası değil, millet davasıydı, Türklük davasıydı, […]
Kişiler: Devlet Bahçeli
DEM’lenmek
Bahçeli’nin, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve diğer muhalefet partilerinin, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile olan siyasi ilişkilerini ve işbirliklerini tanımlamak için kullandığı, kendisinin türettiği pejoratif bir fiildir. “DEM’lenmek“, bu partilerin DEM Parti’nin siyasi çizgisine geldiğini, onun etkisi altına girdiğini ve “terörle arasına mesafe koyamadığını” ima eder. Bu ifade, rakip siyasi bloğu, “bölücülük” […]
Devlet Aklı
Siyasi partilerin günlük çekişmelerinin ve anlık çıkarlarının ötesinde, devletin uzun vadeli çıkarlarını ve bekasını gözeten, tarihsel bir derinliğe sahip, rasyonel ve soğukkanlı bir yönetim anlayışını ifade eder. Bahçeli, MHP’nin ve kendisinin politikalarını sık sık “devlet aklı” ile hareket etmenin bir gereği olarak sunar. Özellikle kritik anlarda alınan kararlar (örneğin Cumhur İttifakı’nın kurulması), parti çıkarlarından ziyade […]

Devlet Bahçeli Karnesi
Tematik Odak Dağılımı
Sık Kullandığı Terimler
Kişiler: Devlet Bahçeli Hakkında
Devlet Bahçeli’nin siyasi söylemi, Türk siyasetinde kendine özgü bir yer işgal eden, katmanlı ve stratejik bir yapıya sahiptir. Bu söylem, yalnızca Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) ideolojik çerçevesini yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi gündemini şekillendiren, ittifak dinamiklerini belirleyen ve siyasi meşruiyetin sınırlarını çizen bir işlev görür. Bahçeli’nin lügati, ilk bakışta sert, milliyetçi ve polemikçi bir karakter sergilese de, daha derin bir analiz, bu dilin kendi içinde tutarlı, kapalı bir mantık sistemi üzerine kurulu olduğunu ortaya koyar. Bu sistem, devleti, tarihi, dostu ve düşmanı tanımlayan, her bir kelimenin belirli bir stratejik amaca hizmet ettiği bir retorik evrenidir. Bu evrenin mimarisi üç temel direk üzerine inşa edilmiştir: Devletin varoluşsal bir güvenlik meselesine dönüştürüldüğü “beka doktrini”, geçmişin günümüzdeki siyasi savaşlar için bir meşruiyet alanı olarak kurgulandığı “tarihsel süreklilik anlatısı” ve siyasi alanın ahlaki bir “biz” ve “onlar” mücadelesi olarak tanımlandığı “kutuplaştırıcı ve ahlakçı üslup”.