Türkiye’de demokrasiyi ve demokratikleşme sürecini tanımlamak için kullandığı bir metafordur. “Ülke olarak demokrasi yolunda çok mesafe aldık ama görüyorum ki hala gitmemiz gereken bir yol var. Bu yol öyle temiz bir yol değil, biraz mayınlı bir yoldur” ifadesi, bu sürecin ne kadar tehlikeli, riskli ve öngörülemez olduğunu vurgular. Bu metafor, sivil siyasetçilerin her an bir […]
Arşivler: Sözlük Terimleri
Meclis Murakabesi
“Meclis denetimi” anlamına gelen bu ifade, Dörtlü Takrir‘in ve DP’nin ilk yıllarındaki temel taleplerinden biridir. Hükümetin eylem ve işlemlerinin, milletin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından etkin bir şekilde denetlenmesi gerektiğini savunur. Bu talep, tek parti döneminde zayıfladığı iddia edilen yasama organının yürütme karşısındaki gücünü yeniden tesis etmeyi ve böylece “Milli İrade“nin üstünlüğünü sağlamayı […]
Medeniyet Projesi
Bkz. 21. Yüzyılın En Büyük Projesi. Yılmaz’ın Avrupa Birliği üyeliğini tanımlarken kullandığı bu ifade, süreci teknik bir uyum çalışmasından çıkarıp, Türkiye’nin kimlik ve aidiyet seçimi düzeyine yükseltir. AB’yi, Türkiye’nin modern, demokratik ve Batılı bir ülke olma hedefinin nihai durağı olarak sunar. Bu, Atatürk’ün modernleşme vizyonuna yapılan bir göndermedir ve AB karşıtı argümanları “medeniyet karşıtlığı” olarak […]
Memlekette gaz vardır
Gaz yağı sıkıntısının yaşandığı bir dönemde, bir gazetecinin “hükümet ne gibi önlemler alıyor?” sorusuna verdiği, gerçekliği inkâr eden bir yanıttır. Bu ifade, sorunu çözmek yerine sorunun varlığını reddederek krizi yönetme stratejisinin bir örneğidir. “Benzin vardı da biz mi içtik?” sözünün aksine, burada mizah veya kaçamak yerine doğrudan bir inkâr söz konusudur. Bu, hükümetin aciziyetini veya […]
Merhaba Asker!
Çiller’in, zabıta tören kıtasını denetlerken onlara “Merhaba asker!” diye selam vermesiyle ortaya çıkan bir gaftır. Bu hata, protokol ve devlet teamülleri konusundaki bilgisizliği veya dikkatsizliği olarak yorumlanmış ve uzun süre alay konusu olmuştur. Bu tür gaflar, bir başbakanın ciddiyeti ve devlet yönetimine hakimiyeti konusunda kamuoyunda olumsuz bir algı yaratma potansiyeli taşır. Siyasi imajının hem halka […]
Mes’ele
“Mesele” kelimesinin, ortadaki ‘e‘ sesinin üzerine vurgu yapılarak ve uzatılarak telaffuz edilen şeklidir. Bu telaffuz biçimi, sıradan bir konudan değil, çok daha derin, temel ve hayati bir problemden bahsedildiğini vurgulamak için kullanılır. Konuşma sırasında “mes’ele” kelimesine yapılan bu özel vurgu, dinleyicinin dikkatini çekmeyi, konunun önemini ve ciddiyetini artırmayı ve liderin o konuya atfettiği ağırlığı göstermeyi […]
Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz
Demirel’in siyasi ve kişisel felsefesini yansıtan derin bir aforizmadır. Bu söz, sorunlara karşı takınılan tavrın, sorunun kendisinden daha önemli olabileceğini ifade eder. Siyasi olarak, kriz anlarında paniğe kapılmamayı, soğukkanlılığı korumayı ve bazı sorunları görmezden gelerek veya zamanla çözülmesine izin vererek aşılabileceğini telkin eder. Retorik işlevi, karmaşık sorunları basitleştirmek ve yönetilebilir kılmaktır. Eleştirenler tarafından sorunları halının […]
Mesut Yılmaz Kaçtı
1995 seçimleri öncesinde ve sonrasında, en büyük rakibi olan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ı hedef almak için sürekli tekrarladığı bir polemik ifadesidir. “Kaçmak” fiili, Yılmaz’ı bir siyasi rakip olarak değil, tartışmadan, sorumluluktan ve yüzleşmekten korkan bir “korkak” olarak tasvir eder. Bu kişiselleştirilmiş saldırı, siyasi gündemi politika tartışmalarından uzaklaştırıp, liderlerin cesareti ve karakteri üzerine bir çekişmeye […]
Metal Yorgunluğu
İlk olarak 2017 Anayasa Referandumu sonrasında, özellikle büyükşehirlerdeki oy kayıplarının ardından Erdoğan tarafından AK Parti teşkilatlarındaki performans düşüklüğünü, heyecan kaybını ve yıpranmayı tanımlamak için kullanılan bir metafordur. Bu ifadenin kullanımı, basit bir teşhisin ötesinde, partideki geniş çaplı bir tasfiye operasyonunu meşrulaştıran bir örtmece (euphemism) işlevi görmüştür. Bu süreçte, aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş […]
MGK (Milli Güvenlik Kurulu)
Yılmaz’ın söyleminde, özellikle 28 Şubat döneminde, sivil hükümet ile askeri bürokrasi arasındaki güç mücadelesinin ve gerilimin yaşandığı merkezi bir platformdur. MGK, onun için hem anayasal bir kurum hem de askerin sivil siyasete müdahale ettiği bir mekanizmadır. “Benim MGK’daki tavrımla dışarıdaki tavrım farklı olmaz. Ben Erbakan değilim!” sözü, bu kuruldaki duruşunun siyasi kimliğinin bir testi olduğunu […]