Ecevit, CHP’nin altı okundan biri olan devletçilik ilkesini kendi “demokratik sol” anlayışı çerçevesinde yeniden yorumlamıştır. Onun devletçilik anlayışı, katı sosyalist bir modelde olduğu gibi tüm üretim araçlarının devletleştirilmesini veya özel teşebbüsün tamamen ortadan kaldırılmasını savunmaz. Ecevit’e göre devletçilik, ekonominin ne tek başına devletin ne de tek başına özel sektörün tekelinde olmasına izin vermeyen bir denge […]
Arşivler: Sözlük Terimleri
Devletçilik
CHP’nin tek parti döneminde uyguladığı, ekonomide devletin öncü ve belirleyici rol oynadığı iktisadi modeldir. Menderes ve DP, bu modeli “inhisarcı“, verimsiz ve özel teşebbüsü boğan bir sistem olarak eleştirmiştir. Menderes’in söyleminde “devletçilik“, ekonomik geri kalmışlığın ve kıtlığın temel nedeni olarak sunulur. DP’nin savunduğu liberal, özel teşebbüse ve yabancı sermayeye dayalı ekonomik model, bu “devletçilik” anlayışının […]
Devletçilik
Bayar’ın kariyerinde anlamı ve çağrışımı değişen bir kavramdır. 1930’larda İktisat Vekili iken, ülkenin sanayileşmesi için gerekli ve pragmatik bir yöntem olarak savunduğu “güdümlü ekonomi” politikasını ifade eder. 1946’dan sonra ise DP lideri olarak, CHP’nin ekonomi politikasını eleştirmek için kullandığı, özel teşebbüsü boğan, verimsiz ve bürokratik bir sistemi tanımlayan negatif bir terime dönüşür. Bayar’ın bu kavrama […]
Devletin Bekası
Özellikle devlet içi krizler ve ulusal güvenlik meseleleri gündeme geldiğinde, siyasi kararları meşrulaştırmak için kullanılan bir kavramdır. Yılmaz’ın dilinde bu terim, “rutin dışı” eylemleri veya sivil özgürlükleri kısıtlayan bazı adımları gerekçelendirmek için örtülü bir referans noktası olabilir. Susurluk Komisyonu’ndaki ifadelerinde, Cumhurbaşkanı Demirel’in “Bunların meydana çıkarılması halinde devletin zarar göreceğinden de endişe ederim” sözüne atıfta bulunulması, […]
Devletin Bekası
Devletin varlığının ve bütünlüğünün korunmasının her türlü siyasi mülahazanın üzerinde olduğu fikrini ifade eden bir kavramdır. Bayar bu terimi, özellikle dış tehditler veya iç karışıklıklar karşısında milli birliği ve devletin otoritesini vurgulamak için kullanmıştır. Bu, onun İttihat ve Terakki geleneğinden gelen devlet merkezli siyaset anlayışının bir yansımasıdır.
Devletin Dini Adalettir
Hz. Ali’ye atfedilen ve devlet yönetiminin temel ilkesinin adalet olması gerektiğini vurgulayan tarihi bir sözdür. Kılıçdaroğlu, bu ifadeyi laiklik ilkesini ve devletin tüm inançlara eşit mesafede durması gerektiğini savunurken kullanır. Ona göre devletin dayatacağı bir din olmamalı, tek inancı ve temel prensibi adalet olmalıdır. Bu söylem, adaleti en üstün değer olarak konumlandırarak, liyakat ve hukukun […]
Devletin Gücünü Anne Şefkatiyle Sararak…
Bkz. Anne Şefkati. Bu, ifadenin tam ve en bilinen halidir. Özellikle terörün yoğun olduğu bölgelerde devletin varlığını hem otoriter hem de merhametli bir güç olarak sunma stratejisini özetler. Bu oksimoronik ifade, Çiller’in cinsiyetlendirilmiş siyaset dilinin en sofistike örneklerinden biridir; zira aynı anda hem “şahin“lere hem de “güvercin“lere, hem otorite arayanlara hem de şefkat bekleyenlere mesaj […]
Devr-i Sabık Yaratmayacağız
DP’nin 1950 seçimlerini kazandıktan sonra, 27 yıllık CHP iktidarı döneminin hesabını sormayacaklarına, geçmişin defterlerini karıştırmayacaklarına dair verdikleri bir politik taahhüttür. Bu ifade, iktidar değişiminin bir intikam veya tasfiye hareketine dönüşmeyeceğini belirterek, gergin bir siyasi ortamda yumuşamayı ve toplumsal barışı sağlamayı amaçlamıştır. Siyasi bir centilmenlik ve olgunluk mesajı vererek, kansız ve demokratik bir iktidar devrini mümkün […]
Devrimlere Bağlılık
DP’nin kuruluş programında ve Bayar’ın konuşmalarında, partinin Atatürk devrimlerinin temel ilkelerine sadık olduğunu belirtmek için kullanılan stratejik bir ifadedir. Bu vurgu, DP’nin muhafazakâr ve dindar kesimlerden oy alırken, laik ve cumhuriyetçi çevrelerde “irtica” endişesi yaratmasını engellemeye yönelik bir güvencedir. Retorik olarak, DP’nin bir “karşı-devrim” hareketi olmadığını, aksine devrimleri demokrasiyle taçlandırmayı hedeflediğini savunur.
Din ve Vicdan Hürriyeti
Menderes’in, partisinin dine ve dindarlara yönelik yaklaşımını tanımlamak için kullandığı temel kavramdır. Bu ifade, tek parti döneminin katı laikçi uygulamaları sonucu “baskı altına alındığı” iddia edilen dini hayatı özgürleştirme vaadini içerir. Menderes, “irticai tahrike asla müsaade etmemekle beraber din ve vicdan hürriyetlerinin icaplarına riayet edeceğiz” diyerek, laiklik ilkesini reddetmediğini ancak onu daha esnek yorumladığını belirtmiştir. […]