Arşivler: Sözlük Terimleri

Din ve vicdan özgürlüğü

Özal’ın liberal felsefesinin üç temel ayağından biridir (diğerleri teşebbüs ve düşünce özgürlüğü). Bu kavramı, sadece laikliğin bir gereği olarak değil, aynı zamanda muhafazakâr tabanına bir güvence olarak sunmuştur. Onun dilinde bu özgürlük, devletin dini hayata müdahale etmemesi ve dindar vatandaşların kamusal alanda kimlikleriyle var olabilmesi anlamına gelir. Bu vurgu, onun liberal-muhafazakâr sentezinin temel harcıdır.

Dindar nesil

Erdoğan’ın 2012 yılında “Dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz” sözleriyle gündeme getirdiği ve büyük toplumsal tartışmalara yol açan bir eğitim ve toplum idealidir. Bu ifade, AK Parti hükümetinin eğitim politikalarının nihai amacının sadece akademik başarı değil, aynı zamanda belirli ahlaki ve dini değerlerle donatılmış bir gençlik yaratmak olduğunu deklare eder. Söylem, bu ideali “tinerci mi olsunlar?” […]

Dinimizi Baskıdan Kurtardık

Menderes’in, DP iktidarının dine yönelik icraatlarını özetleyen ve muhafazakâr tabana yönelik güçlü bir mesaj içeren popülist bir slogandır. Bu ifade, CHP dönemini dinin “baskı altında” olduğu bir karanlık çağ olarak resmederken, DP’yi dini özgürleştiren bir “kurtarıcı” olarak konumlandırır. Özellikle ezanın Arapçalaştırılması, radyoda Kuran okunması ve din derslerinin yaygınlaştırılması gibi icraatlar bu söylemin kanıtları olarak sunulur. […]

Dirayet

Erbakan’ın Milli Görüş’ün “fiziği” olarak tanımladığı beş temel kavramdan biridir (diğerleri hidayet, feraset, sebat ve sabır). Dirayet, tevhid ve adalet inancının müminlere hak ve adaleti savunmada kazandırdığı kararlılık, beceri ve yönetim yeteneği anlamına gelir. Dirayet sahibi insanlar, hedeflerine ulaşma yolunda hiçbir tehdit ve zorluktan yılmazlar, karşılaştıkları sorunları çözme ve engelleri aşma kabiliyetine sahiptirler. Siyasi söylemdeki […]

Diyarbakır

Yılmaz’ın lügatinde sıradan bir şehir isminin çok ötesinde bir anlama sahiptir. “Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözüyle Diyarbakır, Kürt sorununun, demokratikleşmenin ve insan hakları mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. Bu söylemde Diyarbakır, Türkiye’nin AB’ye layık bir demokrasi olup olmadığının test edileceği bir turnusol kağıdıdır. Yılmaz, bu sembolik kullanımıyla, Türkiye’nin en büyük iç sorununu çözmeden Batı ile […]

Dış Mihraklar

Türkiye’nin iç işlerine müdahale eden, ülkenin milli ve manevi kalkınmasını engellemeye çalışan yabancı güçleri ve odakları tanımlamak için kullanılan genel bir ifadedir. Erbakan’ın söyleminde “dış mihraklar,” genellikle “Siyonizm” ve “emperyalizm” ile eş anlamlı olarak kullanılır. Bu güçlerin Türkiye’deki siyasi istikrarsızlıkların, ekonomik krizlerin ve toplumsal çatışmaların arkasında olduğu ima edilir. Retorik işlevi, ülke içindeki sorunların kaynağını […]

Dış Politika

Ecevit’in söyleminde dış politika, “ulusal onur,” “bağımsızlık” ve “çok yönlülük” ilkeleri üzerine kuruludur. Başbakanlık yaptığı dönemlerde Türkiye’nin sadece Batı’ya endeksli bir politika izlemesine karşı çıkmıştır. NATO üyeliğini sorgulamamakla birlikte, ABD ile ilişkilerde eşit ve onurlu bir ortaklık kurulmasını savunmuş, bunu haşhaş ve Kıbrıs krizlerinde göstermiştir. Aynı zamanda, komşu ülkelerle, Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerle, […]

Dört Eğilim

ANAP’ın kuruluş felsefesini özetleyen bir kavramdır. Türkiye siyasetinin ana damarları olan milliyetçilik, muhafazakârlık, liberalizm ve sosyal adaleti (sosyal demokrasiye bir gönderme) tek bir çatı altında birleştirme iddiasını taşır. Bu söylem, 12 Eylül öncesinin keskin ideolojik ayrışmalarına bir tepki olarak doğmuştur. Retorik işlevi, ANAP’ı bir “kitle partisi” olarak konumlandırmak ve farklı seçmen gruplarına aynı anda hitap […]

Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir

1980 öncesi dönemde, siyasi rakibi Bülent Ecevit’in yönetim becerisini ve hükümetinin etkinliğini eleştirmek için kullandığı aşağılayıcı bir benzetmedir. Bu ifade, Ecevit’i pratik zekadan yoksun, elindeki kaynakları yönetemeyen ve beceriksiz bir lider olarak tasvir eder. “Kaz” gibi kırsal hayata ait bir imge kullanılması, Demirel’in kendi “halk adamı” kimliğini ve pratik zekasını, Ecevit’in ise halktan kopuk ve […]

Dörtlü Takrir

7 Haziran 1945’te Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan tarafından CHP Meclis Grubu’na sunulan ve Türkiye’de çok partili hayata geçişin fitilini ateşleyen tarihi önergedir. Takrir, anayasanın tam olarak uygulanmasını, parti tüzüğündeki antidemokratik hükümlerin kaldırılmasını ve daha fazla demokrasi ve özgürlük talep ediyordu. Önergenin reddedilmesi ve imzacılarının (Bayar hariç) partiden ihraç edilmesi, Demokrat […]

×

Giriş Yap

Üye Ol

Büyütülmüş Resim ×