Erbakan’ın Milli Görüş’ün “fiziği” olarak tanımladığı beş temel kavramdan biridir (diğerleri hidayet, feraset, sebat ve sabır). Dirayet, tevhid ve adalet inancının müminlere hak ve adaleti savunmada kazandırdığı kararlılık, beceri ve yönetim yeteneği anlamına gelir. Dirayet sahibi insanlar, hedeflerine ulaşma yolunda hiçbir tehdit ve zorluktan yılmazlar, karşılaştıkları sorunları çözme ve engelleri aşma kabiliyetine sahiptirler. Siyasi söylemdeki […]
Arşivler: Sözlük Terimleri
Diyarbakır
Yılmaz’ın lügatinde sıradan bir şehir isminin çok ötesinde bir anlama sahiptir. “Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözüyle Diyarbakır, Kürt sorununun, demokratikleşmenin ve insan hakları mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. Bu söylemde Diyarbakır, Türkiye’nin AB’ye layık bir demokrasi olup olmadığının test edileceği bir turnusol kağıdıdır. Yılmaz, bu sembolik kullanımıyla, Türkiye’nin en büyük iç sorununu çözmeden Batı ile […]
Dış Mihraklar
Türkiye’nin iç işlerine müdahale eden, ülkenin milli ve manevi kalkınmasını engellemeye çalışan yabancı güçleri ve odakları tanımlamak için kullanılan genel bir ifadedir. Erbakan’ın söyleminde “dış mihraklar,” genellikle “Siyonizm” ve “emperyalizm” ile eş anlamlı olarak kullanılır. Bu güçlerin Türkiye’deki siyasi istikrarsızlıkların, ekonomik krizlerin ve toplumsal çatışmaların arkasında olduğu ima edilir. Retorik işlevi, ülke içindeki sorunların kaynağını […]
Dış Politika
Ecevit’in söyleminde dış politika, “ulusal onur,” “bağımsızlık” ve “çok yönlülük” ilkeleri üzerine kuruludur. Başbakanlık yaptığı dönemlerde Türkiye’nin sadece Batı’ya endeksli bir politika izlemesine karşı çıkmıştır. NATO üyeliğini sorgulamamakla birlikte, ABD ile ilişkilerde eşit ve onurlu bir ortaklık kurulmasını savunmuş, bunu haşhaş ve Kıbrıs krizlerinde göstermiştir. Aynı zamanda, komşu ülkelerle, Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerle, […]
Dört Eğilim
ANAP’ın kuruluş felsefesini özetleyen bir kavramdır. Türkiye siyasetinin ana damarları olan milliyetçilik, muhafazakârlık, liberalizm ve sosyal adaleti (sosyal demokrasiye bir gönderme) tek bir çatı altında birleştirme iddiasını taşır. Bu söylem, 12 Eylül öncesinin keskin ideolojik ayrışmalarına bir tepki olarak doğmuştur. Retorik işlevi, ANAP’ı bir “kitle partisi” olarak konumlandırmak ve farklı seçmen gruplarına aynı anda hitap […]
Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir
1980 öncesi dönemde, siyasi rakibi Bülent Ecevit’in yönetim becerisini ve hükümetinin etkinliğini eleştirmek için kullandığı aşağılayıcı bir benzetmedir. Bu ifade, Ecevit’i pratik zekadan yoksun, elindeki kaynakları yönetemeyen ve beceriksiz bir lider olarak tasvir eder. “Kaz” gibi kırsal hayata ait bir imge kullanılması, Demirel’in kendi “halk adamı” kimliğini ve pratik zekasını, Ecevit’in ise halktan kopuk ve […]
Dörtlü Takrir
7 Haziran 1945’te Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan tarafından CHP Meclis Grubu’na sunulan ve Türkiye’de çok partili hayata geçişin fitilini ateşleyen tarihi önergedir. Takrir, anayasanın tam olarak uygulanmasını, parti tüzüğündeki antidemokratik hükümlerin kaldırılmasını ve daha fazla demokrasi ve özgürlük talep ediyordu. Önergenin reddedilmesi ve imzacılarının (Bayar hariç) partiden ihraç edilmesi, Demokrat […]
Dörtlü Takrir
7 Haziran 1945’te Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından CHP meclis grubuna sunulan ve Türkiye’de çok partili hayata geçişin başlangıç noktası kabul edilen önergedir. Takrir, anayasanın tam olarak uygulanmasını, meclis denetiminin işletilmesini ve siyasi özgürlüklerin güvence altına alınmasını talep ediyordu. Bayar’ın söyleminde bu olay, anti-demokratik “tek parti zihniyetine” karşı başlatılan meşru […]
Dostlarımızla Birlikte
Kılıçdaroğlu’nun, özellikle 37. Olağan Kurultay’dan sonra sıkça kullandığı ve Millet İttifakı’nı ve potansiyel müttefikleri kapsayan bir ifadedir. Bu ifade, CHP’nin tek başına değil, geniş bir siyasi ve toplumsal koalisyonla iktidara geleceği stratejisini yansıtır. “Dostlar” kelimesinin seçimi, “müttefikler” veya “ortaklar” gibi daha teknik ve mesafeli terimler yerine, daha sıcak, samimi ve ideolojik farklılıkları aşan bir birliktelik […]
Dün dündür, bugün bugündür
Demirel‘in siyasi pragmatizmini ve durumsal esnekliğini en iyi özetleyen, adeta onunla özdeşleşmiş bir aforizmadır. Bu söz, geçmişte söylenen sözlerin veya alınan pozisyonların bugünün koşullarında geçerli olmayabileceğini ifade eder. Siyasi işlevi, politika değişikliklerini, yeni ittifakları veya çelişkili gibi görünen adımları meşrulaştırmaktır. Eleştirenler tarafından ilkesizlikle suçlansa da, Demirel bu ifadeyi siyasetin katı ideolojilerle değil, değişen şartlara göre […]