Arşivler: Sözlük Terimleri

Siyasi Ahlak Kanunu

Siyasetteki yolsuzluğu, kayırmacılığı ve çıkar çatışmalarını önlemek amacıyla çıkarılacağını vaat ettiği bir yasal düzenlemedir. Bu kanun, siyasetçilerin mal varlıklarından, kamu ihaleleriyle ilişkilerine kadar geniş bir alanda şeffaflık ve denetim getirmeyi amaçlar. Bu vaat, “temiz siyaset” ve “hesap verebilirlik” ilkelerini kurumsallaştırma hedefini yansıtır.

Siyasi bedel

Popüler olmayan veya riskli bir karar alındığında, bu kararın olası olumsuz sonuçlarının ve seçmen nezdindeki maliyetinin sorumluluğunu üstlendiğini belirtmek için kullanılan ifade. “Gerekirse siyasi bedelini biz öderiz” şeklindeki kullanım, kararlılık, cesaret ve “milletin çıkarı için” popüler olmayan adımları atmaktan çekinmeme imajı çizer. Bu, liderin günübirlik siyasi çıkarlar yerine, devletin uzun vadeli çıkarlarını gözettiği iddiasını güçlendiren […]

Siyonizm

Erbakan’ın söyleminde “Hak-Batıl mücadelesi“nin ana “Batıl” aktörüdür ve dünyadaki tüm kötülüklerin, sömürünün ve adaletsizliğin kaynağı olarak görülür. Erbakan’a göre Siyonizm, sadece bir İsrail devleti kurma ideolojisi değil, Yahudilerin kendilerini üstün ırk olarak gördüğü ve diğer insanları köleleştirmeyi amaçladığı küresel bir hakimiyet projesidir. Bu proje, “faizci kapitalist sistem” ve “demokratur” gibi araçlarla dünyayı yönetir ve nihai […]

Siz İsterseniz Hilafeti Bile Geri Getirebilirsiniz

Menderes’in 1954’te bir DP grup toplantısında söylediği iddia edilen, son derece tartışmalı bir ifadedir. Bu söz, “Milli İrade” kavramını anayasal ve yasal sınırların ötesine taşıyan, mutlak ve sınırsız bir egemenlik anlayışını yansıttığı için büyük tepki çekmiştir. Söylemin bağlamı, milletin iradesinin her şeyin üstünde olduğunu ve meclisin bu irade doğrultusunda her türlü değişikliği yapabileceğini vurgulamaktır. Ancak […]

Sizi gidi siziler

Siyasi rakiplerini veya eleştirmenlerini hedef alırken kullandığı, hem küçümseyici hem de bir miktar şakacı bir tını taşıyan bir hitap biçimidir. Bu ifade, doğrudan bir hakaret içermez, ancak muhatabını ciddiye almadığını, onların “oyunlarını” veya “kurnazlıklarını” gördüğünü ima eder. Retorik olarak, rakibin argümanlarını veya eylemlerini önemsizleştirir ve onları çocuksu bir yaramazlık düzeyine indirger. Bu, Turgut Özal’dan miras […]

Sınır Namustur

Düzensiz göç ve sığınmacı sorununa ilişkin politikasını özetleyen, milliyetçi ve vatanseverlik duygularına hitap eden güçlü bir slogandır. Bu ifade, ülke sınırlarının korunmasının sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda ülkenin onuru ve egemenliğiyle ilgili temel bir ilke olduğunu vurgular. Bu söylemle, sığınmacıların güvenli bir şekilde ülkelerine geri gönderileceği vaadini pekiştirir ve bu konudaki kararlı duruşunu […]

Sırtlanlar, Akbabalar

“Zillet İttifakı“nın sırtını dayadığı iddia edilen “zalimler” ile birlikte kullanılan, hayvanlaştırıcı ve aşağılayıcı metaforlardır. Sırtlan ve akbaba, leşle beslenen, korkak ama tehlikeli, ahlaksız ve tiksindirici hayvanlar olarak bilinir. Bu metaforlar, rakip ittifakın destekçilerinin ne kadar onursuz, ahlaksız ve tehlikeli olduğunu en çarpıcı şekilde ifade etmeyi amaçlar. Düşmanı insanlık kategorisinden çıkararak, ona karşı verilecek mücadelenin her […]

Sosyal Adalet

Ecevit’in siyasi lügatinin ve “hakça düzen” idealinin temel direğidir. “Ortanın Solu“nu tanımlarken, bu hareketin “sosyal adaletçi ve sosyal güvenlikçi” olduğunu vurgular. Sosyal adalet, Ecevit için sadece yoksullara yardım etmek değil, toplumdaki gelir, servet ve fırsat eşitsizliklerini yapısal olarak ortadan kaldırmaktır. Bu, vergi adaleti (az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması), toprak reformu, herkes için […]

Sosyal Demokrasi

Ecevit’in siyasi düşüncesi genel olarak sosyal demokrasi akımı içinde değerlendirilse de, kendisi bu terimi kullanmaktan bilinçli olarak kaçınmış ve yerine “Demokratik Sol“u tercih etmiştir. Bunun temel nedeni, sosyal demokrasinin Avrupa’da Marksist kökenlerden evrilmiş olmasıdır. Ecevit, kendi hareketinin kökenlerinin Marksizm’de değil, Atatürk devrimlerinde ve Anadolu’nun halkçı geleneklerinde olduğunu savunarak, ithal bir ideoloji yerine “ulusal” ve “özgün” […]

Sovyet Tehdidi

Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin dış politikasını ve güvenlik anlayışını şekillendiren temel unsurdur. Bayar’ın konuşmalarında, Sovyetler Birliği’nin hem askeri hem de ideolojik olarak Türkiye için bir varoluşsal tehdit oluşturduğu sürekli vurgulanır. Bu “tehdit” algısı, Türkiye’nin NATO’ya girmesini, ABD ile yakın ittifak kurmasını ve Batı Bloku içinde yer almasını zorunlu kılan ana argüman olarak sunulur.

×

Giriş Yap

Üye Ol

Büyütülmüş Resim ×