Arşivler: Sözlük Terimleri

Şapkamı alır giderim

Siyasi bir kriz anında veya partisi içinde kendisine karşı bir muhalefetle karşılaştığında kullandığı, istifa etme tehdidini içeren bir ifadedir. Bu söz, “şapka” sembolünü kullanarak, siyaseti kişisel bir mesele olarak görmediğini, koltuğa yapışmayacağını ve gerekirse her şeyi bırakıp gidebileceğini ima eder. Retorik işlevi, kendi partisindeki muhaliflere veya koalisyon ortaklarına karşı bir blöf ve güç gösterisidir. “Ben […]

Saray

Sadece Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni değil, aynı zamanda onun temsil ettiği yönetim anlayışını ifade eden bir metonimidir. Kılıçdaroğlu’nun dilinde “Saray“, israfın, şatafatın, lüksün, kibirin ve halktan kopukluğun sembolüdür. “Saray ve şürekâsı” (Saray ve avanesi) gibi ifadelerle kullanıldığında, sadece bir kişiyi değil, onun etrafındaki çıkar grubunu da hedefler. “Çankaya Köşkü“nün tevazusu ve kurumsallığı ile tezat oluşturacak şekilde kullanılır.

Şatafat

“İsraf” ile yakın anlamlı olan, ancak daha çok gösteriş, lüks ve gereksiz ihtişamı ifade eden bir kelimedir. Kamu harcamalarındaki abartıyı ve gösteriş merakını eleştirmek için kullanılır. “Şatafata ve israfa son vereceğiz” vaadi , halkın yoksullukla boğuştuğu bir dönemde yöneticilerin lüks içinde yaşamasını ahlaki bir sorun olarak ortaya koyar.

Sebat

Milli Görüş’ün “fiziğini” oluşturan beş temel erdemden biridir. Sebat, “ayağı sağlam zemine basmak ve sendelememek” olarak tanımlanır. Dava yolunda kararlılıkla yürümeyi, ilkelerden taviz vermemeyi ve zorluklar karşısında yoldan sapmamayı ifade eder. Siyasi söylemde bu kavram, Milli Görüş hareketinin konjonktürel değişimlere ve siyasi baskılara rağmen temel ilkelerinden ve hedeflerinden asla vazgeçmediğini vurgulamak için kullanılır. Bu, hareketin […]

Şehadet

İslam inancında, Allah yolunda veya vatan gibi kutsal değerler uğruna can vermeyi ifade eden en yüce mertebedir. Bahçeli’nin söyleminde “şehadet“, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in davasının ne kadar kutsal olduğunun ve bu uğurda en büyük fedakârlığın, yani can vermenin, göze alındığının bir kanıtıdır. Terörle mücadelede hayatını kaybeden güvenlik güçleri “şehit” olarak anılırken, bu kavram aynı zamanda hareketin geçmişindeki […]

Şehadet şerbeti

Özellikle terörle mücadelede veya 15 Temmuz darbe girişimi gibi olaylarda hayatını kaybeden güvenlik görevlileri ve sivillerin ölümünü tanımlamak için kullanılan dini ve şiirsel bir metafordur. Bu ifade, ölümü sıradan bir kayıp olarak değil, İslam inancındaki en yüksek mertebelerden biri olan “şehitlik” makamına ulaşmak için içilen kutsal bir “şerbet” olarak yüceltir. Bu retorik, kayıpların acısını hafifletmeyi, […]

Şekavet

“Eşkıyalık“, “haydutluk” veya “kanunsuzluk” anlamına gelen Osmanlıca kökenli bir kelimedir. Bayar, bu terimi kanun ve devlet otoritesinin ortadan kalktığı anarşi durumunu tanımlamak için kullanır. “Kanunun durduğu yerde… şekavetin hâkimiyeti başlar” sözüyle, hukukun üstünlüğünün kamu düzeni için ne kadar hayati olduğunu ve kanunsuzluğa asla izin verilmeyeceğini güçlü bir şekilde ifade eder.

Sen kimsin ya

Siyasi rakiplere, muhaliflere veya eleştiri yönelten kişilere karşı kullanılan, onların statüsünü, yetkisini ve kendisini eleştirme hakkını sorgulayan, küçümseyici ve azarlayıcı bir retorik sorudur. Bu ifade, muhatabı siyasi bir aktör olarak ciddiye almadığını, onu denk bir rakip olarak görmediğini ve yönelttiği eleştirinin değersiz olduğunu ima eder. Bu, liderin otoritesini ve hiyerarşik üstünlüğünü pekiştiren, cepheleşmeci ve kişisel […]

Sen onu git küçük Turgut’a anlat

Siyasi rakibi Erdal İnönü’ye yönelik kullandığı, küçümseyici ve alaycı bir ifadedir. Kendi torunu olan “küçük Turgut“a gönderme yaparak, rakibinin argümanlarının bir çocuğun bile inanmayacağı kadar saf ve basit olduğunu ima eder. Bu dil, siyasi tartışmayı ciddiyet zemininden çıkarıp kişisel bir alaycılık düzeyine indirir. Rakibi etkisizleştirme ve kendi zekasını üstün gösterme işlevi görür.

Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı mısın yoksa IMF’nin bakanı mısın?

2001 krizi sonrası ekonominin başına getirilen Kemal Derviş’e yönelik sarf ettiği, popülist bir eleştiri içeren meşhur retorik sorudur. Bu soru, Derviş’in uyguladığı ve IMF tarafından desteklenen ekonomik programın meşruiyetini sorgular. Derviş’i, Türkiye’nin çıkarlarını değil, uluslararası bir kuruluşun çıkarlarını temsil etmekle itham eder. Retorik olarak, karmaşık bir ekonomik tartışmayı, “milli” olan ile “gayrimilli” olan arasındaki basit […]

×

Giriş Yap

Üye Ol

Büyütülmüş Resim ×