Menderes’in, en büyük siyasi rakibi İsmet İnönü’nün muhalefet tarzını ve iktidara dönme arzusunu aşağılamak için kullandığı metaforik bir suçlamadır. “İsmet Paşa hastadır. (…) Onun hastalığının adı iktidar hastalığıdır” sözüyle İnönü’nün eleştirilerini, ülkenin sorunlarına yönelik meşru bir endişe olarak değil, uzun yıllar elinde tuttuğu gücü kaybetmenin yarattığı patolojik bir hırs olarak sunar. Bu retorik, rakibi siyasi […]
Arşivler: Sözlük Terimleri
İktisat Vekili
Bayar’ın Cumhuriyet’in ilk yıllarında üstlendiği ve teknokrat kimliğinin temelini oluşturan “Ekonomi Bakanı” unvanıdır. Bu görevdeki performansı, özellikle İş Bankası’nın kurulması ve sanayi planlarının uygulanması, ona “ülkenin ekonomisini inşa eden adam” imajını kazandırmıştır. Bayar, siyasi kariyeri boyunca bu unvanı, kendisinin sadece bir politikacı değil, aynı zamanda ekonomiden anlayan, rasyonel ve yapıcı bir devlet adamı olduğunu vurgulamak […]
İleri demokrasi
AK Parti iktidarı döneminde Türkiye’nin ulaştığı iddia edilen demokrasi seviyesini tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Bu söyleme göre, AK Parti, askeri ve bürokratik “vesayet odakları” ile mücadele ederek, eski Türkiye’nin anti-demokratik kalıntılarını temizlemiş ve ülkedeki hak ve özgürlüklerin çıtasını yükselterek “ileri” bir demokrasi standardı yakalamıştır. Bu terim, özellikle partinin ilk on yıllık iktidar döneminde, Avrupa […]
İlkesizler
Siyasi rakipleri, özellikle de sık sık ittifak veya pozisyon değiştirenleri tanımlamak için kullanılan ahlaki bir suçlamadır. “İlkesizlerin bağımsız bir iradesi olamaz” diyerek, bu aktörlerin kendi inançları veya değerleri doğrultusunda değil, anlık çıkarlar veya dış telkinler doğrultusunda hareket ettiğini iddia eder. Bu ifade, MHP’nin “ilkeli” ve “çizgisi net” duruşuyla bir tezat oluşturarak, partinin ahlaki üstünlüğünü vurgulamayı […]
İllet ittifakı / Zillet ittifakı
Özellikle 2019 yerel seçimleri ve 2023 genel seçimleri sürecinde, CHP ve İYİ Parti öncülüğünde kurulan “Millet İttifakı“nı tanımlamak için kullanılan aşağılayıcı ve olumsuzlayıcı ifadelerdir. “Millet” kelimesinin zıt anlamlısı olarak seçilen “illet” (hastalık, bela) ve “zillet” (alçaklık, aşağılanma), karşı ittifakı ülkenin hayrına olmayan, hastalıklı ve onursuz bir yapı olarak kodlar. Bu, siyasi rekabeti ahlaki bir zemine […]
İman
Erbakan’ın söyleminde siyasi ve toplumsal dönüşümün temel itici gücüdür. İman, sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda bir şuur, bir duruş ve bir eylem kaynağıdır. “İnanıyorsanız en üstünsünüz, zafer ise elbette inananlarındır” gibi sıkça atıf yapılan ayetler , imanın siyasi başarı için bir ön koşul ve garanti olduğu fikrini pekiştirir. Milli Görüş hareketi, temellerini “iman […]
İmar
DP döneminin “Kalkınma Hamlesi“nin şehirlerdeki yansımasını ifade eden bir terimdir. Özellikle İstanbul’da, Menderes’in talimatıyla gerçekleştirilen geniş çaplı yol, bulvar ve meydan düzenlemeleri bu “imar” faaliyetlerinin en bilinen örnekleridir. Bu projeler, bir yandan şehri modernleştirme ve trafiği rahatlatma amacı güderken, diğer yandan binlerce binanın yıkılmasına (istimlak) neden olduğu için büyük tartışmalara yol açmıştır. Menderes için “imar“, […]
İmar Düzeni
1999 Gölcük Depremi’nin yıkıcı sonuçlarını açıklarken, devletin ve sistemin temel bir sorununa işaret etmek için kullandığı bir kavramdır. “İmar düzenimiz laçkadır” ifadesi, depremin yol açtığı felaketin sadece bir doğal afet olmadığını, aynı zamanda denetimsizlik, yolsuzluk ve plansızlıktan kaynaklanan bir “sistem sorunu” olduğunu vurgular. Bu, suçu sadece “malzemeden çalan müteahhitlere” değil, aynı zamanda bu duruma izin […]
IMF
Yılmaz’ın siyasi lügatinde, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, Türkiye’nin ekonomik politikaları üzerindeki dış etkiyi simgeleyen bir kurumdur. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’e yönelik “Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı mısın yoksa IMF’nin bakanı mısın?” sorusu, bu konudaki tutumunun en net ifadesidir. Bu retorik soru, bir yandan Derviş’in uyguladığı kemer sıkma politikalarını eleştirirken, diğer yandan bu politikaların milli […]
İnançlara Saygılı Laiklik
Ecevit’in, Türkiye’deki sol siyasetin en temel açmazlarından biri olan din-devlet ilişkileri konusunda geliştirdiği özgün formüldür. Bu kavram, laikliği din ve vicdan özgürlüğünü baskılayan katı bir devlet ideolojisi olarak değil, aksine tüm inançların özgürce yaşanmasının güvencesi olarak tanımlar. Ecevit bu formülle, solu, geleneksel olarak kendisine mesafeli duran dindar ve muhafazakâr kitlelere açmayı hedeflemiştir. Amacı, laikliği bir […]